13 Şubat 2013 Çarşamba

Sevgiyi Yaşamak ve Yaşatmak


Hayatta en değer verdiğiniz kişi kimdir?
Anneniz mi? Babanız mı? Kardeşiniz mi? Çocuğunuz mu? Eşiniz mi? Sevgiliniz mi?
Kimin için her türlü fedakarlıkta bulunmaya her an hazırsınızdır?
Kalbinizde ne olursa olsun kalacak olan kişi kimdir?
Tek bir isim veremediniz değil mi?

Kalbinizi açtığınız sevginizi paylaştığınız sizin için çok önemli olan birden fazla insan var. Sevdikleriniz size ne derse desinler ne yaparlarsa yapsınlar onlardan vazgeçemezsiniz.
Önemli olan sevginizi sevdikleriniz ile ne düzeyde paylaştığınız değil mi?
Bazen " Beni neden anlamıyorlar" dediğinizde acaba siz mi anlatamıyorsunuz? yada anlamaları için gerekli enerjiyi mi onlarla paylaşmıyor musunuz?

Kuantumda "aynalık yapmak" diye bir teori vardır. Atalarımız bunu "ne ekersen onu biçersin" diyerek çok güzel ifade etmişler.
Siz karşınızdakinin sizi anlamasını isterken, sevdiklerinizi ne kadar anlıyorsunuz?

İlgi şefkat beklerken, acaba o kişiyi, akşam geldiğinde nasıl karşılıyorsunuz. Ellerinizi iki yana açıp sarılarak mı yoksa önünüzde çapraz olarak birleştirerek mi?  Bir başka değişle gel, enerjim, sevgim, kalbim sana açık al ve hisset mi? Bugün çok kötü bir gün geçirdim kimseyle uğraşacak halim yok koruma duvarımdan kimsenin geçmesine izin vermiyorum beni rahat bırakın mı?
Bu gün bir değişiklik yapın hayatınızda. Kalbinizde en değer verdiğiniz kişi veya kişiler kimse onları ilk gördüğünüzde sevgi ile sarılın bağrınıza basın ve yanağına kalbinizin sesini duyurabileceğiniz güçte bir öpücük kondurun.
Unutmayın ki sevgiyi yaşamak için önce sevgiyi etrafınızda yaşatmanız gerekmektedir.
İlk adımı başkasının atmasını beklemenize hiç gerek yok. Sevgiyi yaşayacağınız ve yaşatacağınız her an kıymetlidir.
Sevmek mi güzel yoksa sevilmek mi?
Hangisi daha fazla cesaret ister?
Bence bu soruların hiçbir kıymeti yok. Siz sevmeyi bilirseniz kıymet verdiklerinizden çok daha fazla sevgi göreceksiniz.
Hemen kendinize büyük bir yatırım yapın. Sevgiyi yaşamaya başlayın.....S.S.





Hayallerin Peşinden Koşmak


Hayallerinizin peşinden ne kadar koşabilirsiniz?
Bu hayalleri gerçekleştirmek için yeterince cesaretiniz var mı?
Yeterince güçlü müsünüz?
Özgür olmanın bedelini ödemeye hazır mısınız?
Sırf hayallerinizin pesinde koşmak ve kendinizi ben de buradayım diyerek hissetmek için, rahatınızdan, konforlu yaşantınızdan vazgeçebilecek misiniz?
Bütün bu soruların cevabi evet ise, adim atmadan önce son bir kez düşünün, bilin ki kendinizi yasamayı seçtiğiniz an, önünüze asmanız gereken bir sürü engel ve başarmanız gereken bir sürü sınav çıkacak. Egonuz sizi kendi kutucuğuna geri sokmak için tüm gücüyle çalışacak ve en kötüsü en yakınınızdakilerin aslında iyi gün dostu olduklarını anlayacaksınız. Size destek vereceğine inandığınız herkes,  sanki bu dünyada değilmiş gibi sırra kadem basacak.
Ok yaydan çıktığı an, tüm bunlara hazırlıklı olun. Tüm bu zorluklara rağmen insanın kendini yaşaması gibisi yoktur. Çünkü hepimiz tam ve bir bütünüz. Kendi enerjisini hisseden insan, aslında sonsuz bir ışık olduğunu görmeye başlayacak ve farkındalığı artacaktır. Teker teker hayallerini yakalamaya başlamak insana ben her şeyi yapabilirim hissini getirir.
Bu noktada tehlike çanlar tekrardan çalmaya başlar. Aman dikkat, kalbinizin derinliklerindeki vicdan, merhamet ve saflığı hiç bir zaman kaybetmeyin. Hayallerinizin peşinden koşmaya başlamadan önceki halinizi hiç aklınızdan çıkarmayın.
Neredeydim ve nerelere geldim. En önemlisi, nasıl ve ne koşullara göğüs gererek geldim olgusunu daima kendinize hatırlatın. Hatırlatın ki elde etmiş olduğunuz kazanımların farkındalığı, başarmanın verdiği hazzı hep yaşayın.
İnsan bir şeyin değerini ya kaybettiği zaman ya da ona ulaşmak için çektiği zorlukları, gösterdiği cesareti, vermiş olduğu mücadeleyi unutmayınca bilir.  Siz Unutmayan Taraf olun. Kendisini keşfeden, ayaklarının üstünde güçlü duran, sevdiği her şeye sımsıkı sarılan onları koruyup kollayan, çevresine sevgi ve mutluluk enerjisi yayan kişi olun.
Kısacası kendiniz olun ve kendi BEN’inizi yaşayın.
Sevgi ile kalın…. S.S.